Ana içeriğe atla

The Sims 3

 

Yıllardır canım sıkıldıkça oynadığım tek oyundur Sims. Önce Sims1, sonra Sims2, şimdi de Sims3 var. Ev dizayn etmeyi, insan şekillendirip giydirmeyi sevenler için bence harika bir oyun.

Şekil verdiğiniz ve giydirdiğiniz insanlara Sim deniyor. Hazırladığınız simi sonra bir eve yerleştirip hayata başlatıyorsunuz. İhtiyaçlarını giderip, sosyalleşmesi için yardım ediyorsunuz. Bir nevi yönetiyorsunuz.

Benim bu oyunda en sevdiğim şey, ev dizaynı. Dilerseniz hazır mobilyalı evlere yerleşir, isterseniz de boş eve yeni mobilya alabilirsiniz. Yada kendi evinizi boş arsa satın alıp, kendiniz inşa edersiniz. Bunun için para lazım tabiki :) Bu yüzden de yaşasın para hilesi :) Tama pek dürüstçe sayılmaz ama sonuçta bu oyun, üstelik tek kişilik bir oyun :)

Valla bence oyunun yaşı yok. Hayal gücünün gittiği yere kadar yapın, giydirin, oynatın :)

Yorumlar

  1. Bu postu görünce gülümsedim önce demekki yalnız
    Değilmışim dedim :D kime simS oynuyorum desem o oyun
    Oynanılırmı diyorlardı :) ben oynuyorum hemde saatlerce hiç sıkılmadan en ufak detayına kadar kendim design ediyorum :D
    Benimle aynı düşünceleri paylaşan birini görmek çok mutlu etti beni doğrusu :D

    YanıtlaSil
  2. :) Bu oyunu oynamayan zaten zevkini bilemez. Seni mutlu etmek beni de utlu etti bak şimdi :) Sevgiler..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANNELİK

ŞU AN BURADA OLUP, KÜÇÜK BİR NEFES ALIP YENİDEN DÖNSEM KEŞMEKEŞE... Evet anne olmayı ben seçtim. Ama onlar-çocuklarım- dünyaya gelmeyi seçmediler. Ve her defasında bunu bana karşı kullanıyor olmaları beni çok yoruyor. Sanki kalbime bıçak saplanıyor. Alt tarafı kızımdan 1 fincan kahve istedim. Ve şaka bile olsa, o cümleyi haketmedim. Ben anneme bir defa "beni doğurmasaydın" demedim. "ben gelmek istemedim, beni sen dünyaya getirdin, bakmak zorundasın" demedim, demem. Peki bu cümleler bana neden söyleniyor? Önce oğlum, şimdi kızım. Ve ben dünden beri ara ara ağlıyor, mide ağrısı yaşıyor ve yaşama sevincimi kaybediyorum.

Anneler Günü

Bu güne dair aklıma pek çok şey geliyor. Gelgitler yaşıyorum yine, düşüncelerim arasında. Zaten beni ben yapan da hızlı ve aynı anda çok şey düşünmek değil mi? Ben buna "düşünce ishali" de diyorum. Yersiz ve zamansız, bir anda geliyor ve geçiyor. Bazen de geçmiyor, uzunca bir süre devam ediyor. Anneler gününü kendi çocuklarım hariç, tanıdıklarım, öğrencilerim, veliler, arkadaşlarım ve sosyal çevremden insanlar kutladılar. Ama kendi doğurduklarımdan ses yok. Evet, bu günü kendileri belki önemsemiyorlardır, ama benim önem verdiğimi bildiklerinden, yapmacık da olsa insan bir öpücük olsun bekliyor. Dünya da bu kadar acı varken bir günün önemi varmı? Ama gündelik hayatımıza acılar içinde devam ediyorsak, şatafatlı olmayan, bir öpücükle dahi kutlanabilen bu günde hatırlanmak istiyor insan... Henüz bu günün bitmesine 4 saat daha var. Eve gittiğimde neler olacak, göreceğiz bakalım. Bana gelince... Tanıdığım herkese küçük küçük hediyeler alasım, herkesi mutlu edesim, onların mutl...

Yeni iş, Yeni Başlangıçlar

Nihayet sakin bir iş ortamındanyım. Okulların kapanmasına 2 ay kala zorunlu iş değişikliği hem sorunlara hem de huzura yol açtı. Çok sancılı bir karar süreci ve çocuklardan ayrılma zorluğundan sonra , nisan 10 da yeni işime idareci olarak başladım. Anaokulda ki öğretmenlik görevimi mecburen bıraktım. Bende isterdim ki 2 ay sonra ayrılayım. Ama kısmet böyleymiş. Ama şunu anladım ki, tüm okul sahipleri sadece çıkarlarını düşünüyorlar. Öğretmenler ise sadece sömürülüyor. Özel kurumlar için söylüyorum bunu tabi.. Ya  da  bana hep böyle mi denk geldi acaba ?? Herneyse.. Ayrılırken anladım ki bu böyle.. İnsanlar ikiyüzlü olduklarını çıkarlarına ters düşen bir durumla karşılaştıklarında gösteriyorlarmış.. Gelelimmm fotoğraf çekimlerime.. Geçen hafta Gülhane ye  doğru gittik. Eminönü vs çıktık, gezdik. Bir kaç foto paylaşıcam tabikii. ' mayıs ta ki düğün çekimine kadar umarım bu güzellikler kaybolmaz :) Gelelim paylaşımlara :) Laleler de sonra :) l...